Yıl 4 Nisan 1968. Amerika’da siyahi ve
beyaz tenli insanlar arasında eşitliğin olmadığı, siyahi insanların toplumun
her alanında değersiz görüldüğü yıllardır. Irksal eşitliğin o zamanlardaki en
büyük savunucularından olan Afro-Amerikan Dr. Martin Luther King bir suikasta
kurban gitmiş ve öldürülmüştür. Irkçılığın yaygın olduğu bir kasabada
öğretmenlik yapan Jane Elliot bu olayında etkisi ile ırkçılığın ne denli kötü
bir hastalık olduğunu öğrencilere anlatmak için, sonradan bütün dünyaya
yayılacak olan ‘’Bölünmüş Sınıf Deneyi’’ ni yapmıştır.
Bölünmüş sınıf deneyi; bir sınıftaki
öğrencileri iki farklı gruba ayırarak her gün bir grubu diğer guruba üstün
tutarak diğer grubun yaşadığı haksız durumu bütün öğrencilerinin kavraması
esasına dayanmaktadır. Elliot sınıftaki öğrencileri mavi gözlüler ve kahverengi
gözlüler diye iki gruba ayırmıştır. İlk gün kahverengi öğrencilerin daha zeki
olduklarını, daha temiz olduklarını söylemiştir. Mavi gözlü öğrenciler bu
duruma itiraz etseler dahi Elliot bilimsel veriler ile bu durumun anlattığı
gibi olduğunu söylemiştir. Daha sonra bir dizi kurallar koyarak kahverengi
gözlü olan öğrencilerin daha fazla teneffüs hakkı olacağını, yemeklerden mavi
gözlü öğrencilere göre daha fazla yiyebileceklerini söylemiştir. Elliot
kahverengi gözlü öğrencilerin mavi gözlü öğrenciler ile eşit olmadıklarını
onlardan daha üstün olduklarını anlatmış, bir nevi istediği o kutuplaşma
ortamının ilk aşamasını oluşturmuştur. Bir süre sonra Elliot büyük bir hata
yaptığını aslında mavi gözlü insanların kahverengi gözlü insanlara göre daha
zeki ve akıllı olduğunu söylemiştir. Ve aynı uygulamaları bir daha yapmıştır.
Elliot deney boyunca yaptığı gözlemler sonunda
onu çok şaşırtan bir sonuç ortaya çıkmıştır. İlk gün kahverengi gözlü
öğrenciler mavi gözlü öğrencileri dışladıkları, onları daha alt tabakadan
gördükleri, onlarla oynamadıkları görülmüştür. Elliot yanlışlık yaptığını, mavi
gözlü öğrencilerin daha üstün olduğunu söylediğinde ise mavi gözlü öğrencilerin
yaşadıkları acıdan dolayı aynı şeyleri kahverengi gözlü öğrencilere
yapmadıklarını gözlemlemiştir. Sonunda öğrencilerine her şeyin aslında bir deney
olduğunu, mavi gözlülerin üstünlüğü veya kahverengi gözlülerin üstünlüğü,
beyazların üstünlüğü veya siyahların üstünlüğü diye bir şeyin olmadığını, tek
var olanın insan olduğunu göstermek istediğini söylemiştir.
Deney olarak bütün bu yaptıklarını
günümüzde de görmek mümkündür. Okulumuzda, iş yerimizde, otobüsde, evimizde vs.
her alanda toplumun bir kesimin diğer kesime üstünlük çabasını görmüyormuyuz?
Deneydeki gibi topulumun her kesimi yer değiştirmiyor mu? Peki biz ne kadar
farkındayız çektiğimiz acıların yada çektirdiğimiz acıların? Fakir
olamazmıydık? Yada sakat olamazmıydık? Örnekleri çoğaltmak o kadar kolay ki!..
Elliot’un dediği gibi; Tanrı tek ırk
yarattı: insan ırkı. Irkçılığı ise insan yaptı.
Afro-Amerikan: Siyah Amerikalı, kökeni Afrika’ya dayanan
Amerika Birleşik Devletleri vatandaşı.
Yorumlar
Yorum Gönder
Gelecek çok da uzakta değil! Şimdi harekete geç!..